Yaylaya Göç Zamanı



Hepimizin hayalinde Karadeniz’e gitmek, Karadeniz yaylalarını gezmek vardır. Peki, Karadeniz’in bir yaylasında yaşamaya ne dersiniz? Yayla yaşamında, kendine has ritüelleri olan Karadeniz yaylacılığı kimi zaman çok zor kimi zaman da çok eğlencelidir. Baharın gelmesiyle Kaçkar dağlarının karları erimeye başlar ve kardelenler doğayı süsler. İşte yaylaya göç zamanı gelmiş demektir.

Telaşla göç hazırlığı yapılırken çoluk çocuk herkesi bir göç heyecanı sarar. Bu heyecan o kadar etrafa yayılır ki sabahleyin ahıra inip "muskali" nin yularını dipten çözülüp boynuna dolandığında “muskali” büyük bir sevinç narası atarcasına ahırdan çıkacak ve bütün ahir ahalisine göç vakti geldiğini duyuracaktır.

Sepete doldurulan tabak çanak sesleri "muskali"nin çıngırak sesiyle karışacak ve göç yolculuğu başlayacaktır. Ailenin bütün fertlerinin bu göç yolculuğunda bir görevi vardır. Baba katıra yüklediklerinin yanında omuzuna aldığı yüküyle beraber dar patikalarda yol alırken sırtındaki sepetinde asıl yükü taşıyan "Hatice Hala" arkasında ayak izlerini takip eden "Muskali"ye "elllhaa" diyerek göç yolculuğunun rehberliğini yapacaktır.

Dar patikalardan geçerken gürül gürül akan yamaç suları yorgunluğu alacak ve yolcuları serinletecektir. 3-4 saatlik yolculuğun ardından Kemerli Kaçkar zirvesi bütün heybeti ile sizleri karşıladığında "cilenin gola"ya yani yukarı yaylaya geldiniz demektir . "Muskali" her zaman otladığı çayırlıkları yavrusuna tanıtırken baba ile oğlu da yayla evini hazırlayacak, 6-7 ay kar altında kalan bu evdeki bütün eşyalar güneşe çıkarılacak, soba kurulacak, mesofra yapılacak… Bu hummalı ve bir o kadar da yorucu çalışmada herkesin yapacağı bir şeyler vardır.

Çocuğun eline "kukmina" verilip yavrum "čari ini poğari" den bir su getir dendiğinde çoktan ateş yanmış, yanan çam odununun kokusuna mis gibi mıhlama kokusu da eklenmiştir.

Karadeniz gezilerinde esas amaç, otantik yayla havasını, kokusunu içimizde hissetmek olmalıdır. Öyle ki yayla tarlalarında önemli olan yaylaya gitmek değildir. Esas önemli olan yaylayı ruhunuzda hissedebilmektir. Günümüz turizm anlayışında ise maalesef tek amaç sosyal medyaya koyacak bir fotoğraf çekmek olmuş. Bizler bu anlayışın dışında bir turizm anlayışı geliştirerek gezip eğlenmenin yanında yaylayı doğal dokusunda yaşamayı ve onu öğrenerek gezmeyi prensip ediniyoruz.

                                                                                                                 KARADENİZ REHBERİMİZ ADEM KESİMAL'DEN...